Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DSİ tarafından tamamlanan 369 tesisin toplu açılış töreninde konuşma yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; Açılış programımızda tek seferde toplam yatırım değeri 53 milyar TL’yi bulan projeleri hizmete alıyoruz. Aralarında, baraj, atık su ve taşkın koruma tesislerinin yer aldığı 369 farklı tesisin tüm milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Özellikle 3 tanesi ön plana çıkıyor. Mersin Pamuklu Barajı ile toplam 282 m3 su toplanacak. Yıllık 182 bin dekar araziyi suyla buluşturacak. Üreticiyi senelik 174 milyon kW/s elektrik üretimi ile ekonomiye katkı sağlayacak.
Meydanlarda verdiği sözleri göreve gelince unutanlardan değiliz. Eserleriyle konuşan bir hükümetiz.
Türkiye’nin 66 ilindeki 113 bin dekar araziyi taşkınlardan koruyacağız. 369 tesisimizin her birinin aziz milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Tarım, ormancılık ve su alanlarında ülkemizin çehresini değiştiren eserlere imza atmanın bahtiyarlığı içerisindeyiz.
Dünyada miktar olarak en fazla kaynak sudur. Fakat bu suyun %97,5’luk kısmı tarıma ve tüketime uygun olmayan tuzlu sulardan oluşuyor. Göllerde, nehirlerde bulunan su miktarı denizde damla kadardır. Bu meseleyi en stratejik ve değerli kaynak yapan temel faktör budur. Dünyanın pek çok yerinde su sınırsız bir kaynak olarak görülüyor. Bu tamamen yanlış bir algıdır.
Su kaynaklarının sınırsız olmadığını unutmamalıyız. Giderek azalan bir kaynaktır. İklim değişikliği, hızlı tüketim ve kirliliğin etkisiyle maalesef hızla azalıyor.
Su kaynakları üzerindeki baskılar da her geçen gün artıyor. Her yıl artan nüfusu da buna eklemek lazım. Türkiye ile birlikte tüm dünyada nüfus artarken, yer yüzüne düşen yağış miktarında değişim olmuyor. İklim krizi derinleştikçe su miktarı olumsuz etkilenmektedir.
Özellikle Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Akdeniz çanağındaki ülkeler iklim değişikliğinin olumsuz yansımalarını daha çok hissediyor.
2 sene önce Marmaris’te 9 bin hektardan fazla alan ciğerlerimizi yaktı. Kastamonu’da sel felaketi yaşadık. Önceki gün Zonguldak’ta meydana gelen heyelanda olumsuzluklar yaşadık.
Tüm insanlık olarak, suyu, toprağı, havayı, yeşili mülkü gibi gören anlayışın zararını ödüyoruz. Önlem almazsak çıkacak fatura daha da kabarık olacak. Türkiye olarak tüm süreçlerde öncü rol üstlenerek iklim değişikliği ile mücadele veriyoruz. Sıfır atık projemizle özellikle plastik atık konusunda kalıcı çözümler bulmak için çalışıyoruz.
Tarım ve gıda suya en fazla ihtiyaç duyan, suyun vazgeçilmez olduğu sektörlerdir. Ülkemizin gıdasını garanti altına almak suyu koruma altına almaktan geçiyor. Biz yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke değiliz. Su stresi çeken ülkeler grubundadır Türkiye. Zaten sınırlı olan su kaynaklarımızı Irak ve Suriye gibi komşularımızla paylaşmak zorunda kalıyoruz.
Türkiye’nin boşa harcanacak 1 damla dahi suyu yoktur. Su kaynaklarımızı kirletmek, ihanete eşdeğerdir.
İstifademize sunulmuş su kaynaklarında gelecek nesillerin de hakkının olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız. Günlük hayatımızda alacağımız basit tedbirlerle israfın önüne geçebiliriz.
SU SEFERBERLİĞİ ÇAĞRISI
85 milyonun her bir ferdini, ‘Bir damla da sen ol’ su verimliliği seferberliğimize katkı vermeye davet ediyorum.
Hz. Mevlana bundan 7,5 asır önce şu sözlerle seslenmiştir: “Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir.”
Biz de bu tavsiyeleri rehber edinerek, 21 yılda her alanda olduğu gibi tarım ve su alanında da tarihi adımlar attık.