Türkiye, son günlerde dört bir yanında kaydedilen 4.0 büyüklüğünün üzerindeki depremlerle sarsıldı. Dün sabah saatlerinde ise pek de alışık olunmayan noktadan gelen deprem haberi akılları karıştırdı. Özellikle 6 Şubat’tan sonra değiştiği belirtilen risk haritası Samsun için ne söylüyor? 3 uzman, Milliyet.com.tr’ye açıkladı.
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Türkiye, 6 Şubat 2023’te 11 ili sarsan bir felaket sabahına uyandı. Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem 50 binden fazla kişiyi hayattan kopardı. Bu depremlerin bazı bölgelerde deprem riskiyle ilgili değişikliklere sebep olduğu uzmanlar tarafından sıklıkla belirtiliyor olsa da, yaklaşık 1 yıldır hissedilen her sarsıntı depremle ilgili korkuları tazeliyor. Son 2 gün içinde Antalya merkezli 4.7 ve Samsun Körfezi’nde Atakum açıklarında 4.0 büyüklüğünde depremler kaydedildi. Uzmanlar, Karadeniz’de pek de alışık olunmayan bur sarsıntıyı değerlendirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş, Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yener Eyüboğlu Milliyet.com.tr’ye anlattı.
KARADENİZ FAYI DAHA ÖNCE DE DEPREM ÜRETTİ
Prof. Dr. Osman Bektaş’ın paylaştığı bilgilere göre, Karadeniz Fayı 1968’de Bartın’da, deniz içinde 6,6 büyüklüğünde, 2012’de Batum açıklarında Trabzon Fayı üzerinde 5,6 ve tahminen 1959’da da karada Batum civarında 6,6 büyüklüğünde depremler üretti. Ancak Karadeniz Fayı ile ilgili yeterli veri olmaması nedeniyle deprem periyodu da tam olarak bilinmiyor. Prof. Dr. Yener Eyüboğlu da geçmişte Karadeniz Fayı’nın ürettiği depremlere ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Yaklaşık 56 yıl önce, 3 Eylül 1968’da Bartın’da meydana gelen ve 29 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan 6.5 büyüklüğündeki deprem, Karadeniz Fayı ile ilişkilidir. Bu veri bize Karadeniz Fayı’nın aktif olduğunu ve geçtiği her yerde 6.5 büyüklüğünde bir deprem üretebilme potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Benzer şekilde Doğu Karadeniz sahili boyunca son yıllarda büyüklükleri 2.5 ila 5.0 arasında değişen çok sayıda deprem meydana geldi. Bu depremler bize Karadeniz Fayı’nın aktif doğasını yansıtır.”
SAMSUN’DA HİSSEDİLEN DEPREM NE İFADE EDİYOR?
Prof. Dr. Yener Eyüboğlu Karadeniz illerini depremsellik açısından değerlendirerek, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) varlığının unutulmaması gerektiğine dikkat çekti. “KAF için büyük depremlerin aynı segment üzerinde tekrarlanma periyodu ortalama 250 yıl, Doğu Anadolu Fayı içinse 450 ila 500 yıl. Karadeniz Fayı’nın geçmiş depremselliğine yönelik elimizde çok net veriler yok” diyen Eyüboğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Karadeniz Fayı ters bir faydır ve KAF gibi doğrultu atımlı faylar ile kıyaslandığında yıllık hareket miktarı çok az. Son yıllarda yapılan bazı tarihlendirme çalışmaları ve hassas GPS ölçümleri Karadeniz Fayı için yıllık 0.5 mm civarında bir hareket olduğunu işaret ediyor. Yıllık hareketi 25 mm civarında ve 250 yıllık tekrarlanma periyodu sunan KAF ile kıyaslandığında, yıllık 0.5 mm düşük bir hareket miktarı. Bu durum büyük deprem üretme potansiyelini hem düşürür hem de süresini binlerce yıl uzatır. Samsun ili özelinde baktığımızda Vezirköprü, Havza gibi KAF Zonu üzerinde yer alan ilçeler çok daha yüksek büyük deprem riski altında. Bununla birlikte hem Samsun’un hem de diğer Karadeniz illerinin sahil bölgelerinin deprem açısından masum olduğu fikri doğru değil. Karadeniz sahili boyunca geçen Karadeniz Fayı’nın düşük büyüklük ve çok uzun aralıklarla olsa da bir deprem üretme potansiyelinin olduğunun unutulmamalı. Bu illerde eski yerleşim yerlerindeki yapı stoklarının gözden geçirilmesi, yeni yerleşim yerlerinin açılması veya yeni binaların yapımında Karadeniz Fayı’nın deprem üretme potansiyelinin dikkate alınması bilimsel açıdan en doğru yaklaşım olacaktır.”
‘YAŞANAN DEPREM TSUNAMİYE DE NEDEN OLMUŞTU’
Prof. Dr. Murat Utkucu, Karadenizi etkileyen büyük depremlere dikkat çekerek bölgenin depremselliğini yeniden değerlendirdi. “Türkiye’nin Karadeniz kıyıları açıklarında son 120 yıl içinde meydana gelen 5’ten büyük depremlerin azlığı 6.6 büyüklüğündeki 3 Eylül 1968 Bartın depremi gibi büyük depremlerin nadir olarak meydana gelebileceğini öneriyor. KAFZ boyunca büyüklüğü 8.0 olan 1939 Erzincan Depremi de dahil sayısı 10’u aşan 6.6 ve daha büyük deprem meydana geldi. Az bilinen 24 Ocak 1916 depremi 7.2 büyüklüğünde, KAFZ ya da yakınında uzanan bağlantılı bir fay üzerinde meydana gelmiş ve Tokat ve Samsun’da etki oluşturmuştur” diye konuşan Prof. Dr. Utkucu bazı dikkat çekici depremlerle ilgili bilgileri de paylaştı.
“Türkiye’nin Karadeniz kıyıları açıklarında meydana gelen en büyük deprem 3 Eylül 1968 Bartın 6.6 büyüklüğündeki depremidir. Bu depremin yanı sıra aletsel dönemde, yani 1900 yılı sonrası meydana gelmiş en etkili depremler 1957 yılı Akçakoca Açıkları (Düzce)-Karadeniz, 5.2 ve 1957 yılı Kocaeli Açıkları(Sakarya)-Karadeniz’de meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremler ile 15 Ekim 2016 Karadeniz depremleridir (M=4.8-5.0). 1968 Bartın depreminde (M=6.6) Amasra İle Çakraz arasındaki dik yamaçlı kıyı bölgesi ortalama 35 – 40 cm yükselmiştir. Deprem bir tsunamiye de neden oldu. İlk gelen dalga 100 m ve daha sonra gelen ikinci bir dalga 50-60 m kadar kara içine ulaştı. Bu durum, Karadeniz kıyıları için yapılacak planlamalarda tsunami kaynaklı su işgalinin de düşünülmesi gerektiğini gösteriyor.” – Prof. Dr. Murat Utkucu
‘HÂLÂ EN BÜYÜK TEHLİKE KUZEY ANADOLU FAYI’
Prof. Dr. Osman Bektaş da 6 Şubat Depremleri’nden sonra bazı bölgelerde artan deprem riskine dikkat çekerek, Karadeniz’in bu depremlerden nasıl etkilendiğini anlattı. Prof. Dr. Bektaş, “1996 Deprem Tehlike Haritası’na göre 2020’de yürürlüğe giren Yeni Deprem Tehlike Haritası’nda Trabzon’un deprem tehlikesi 2 kat, Rize’nin ise 3 kat artmıştır. 6 Şubat Depremleri’nden Karadeniz sahil kesimi ve bölge heyelanları etkilenmiştir” dedi.
Prof. Dr. Utkucu ise Karadeniz illerindeki deprem tehlikesinin kaynağını ve depremsellik durumunu, “Karadeniz’de yapılan depremsellik çalışmaları Anadolu kara parçasına ve Kafkaslar Bölgesi’ne kıyasla çok daha az kalsa da dikkate değer bir depremselliğe işaret etmektedir. Bu depremselliğin çoğunlukla M=4’den küçük büyüklüklere sahip olduğu ve büyük depremlerin (M>6.0) kıyılara yakın kesimlerde oluştuğu görülmüştür. Türkiye’nin Karadeniz kıyılarını takip eden ters faylar Türkiye’ye yakın konumlu Karadeniz depremlerinin çoğunun kaynağını oluşturmaktadır. 1900 yılı sonrası büyüklüğü 5’den büyük depremlerin gösterildiği yukarıdaki harita Karadeniz Bölgesi illeri için en önemli deprem tehlikesinin Karadeniz altındaki ters faylardan değil, karada uzanan Kuzey Anadolu Fay Zonu’ndan (KAFZ) kaynaklandığını ortaya koymaktadır” diye açıklayarak sözlerini noktaladı.