Mısırlı hukuk danışmanı Jasmine Moussa Uluslararası Adalet Divanı’nda yaptığı konuşmada, Filistin’in modern tarihin en uzun süreli işgaline maruz kaldığını belirterek, Tarih bizi bugünkü tepkimize göre yargılayacak ifadelerini kullandı.
Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD), “İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü” duruşmaları devam ediyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen duruşmaların 3’üncü gününde Mısır Dışişleri Bakanlığı hukuk danışmanı Jasmine Moussa ülkesinin argümanlarını sundu.
Orta Doğu’nun barış ve istikrar hasreti çektiğini belirten Moussa, Filistin-İsrail çatışmasına 1967 öncesi sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla kapsamlı ve kalıcı bir çözüm sağlanabileceğini söyledi. Devam eden uluslararası hukuk ihlallerinin, Filistinlilerin topraklarının elinden alınmasını amaçlayan geniş bir politikanın parçası olduğunu ifade eden Moussa, bununla işgalin bir bütün olarak hukuka aykırı hale geldiğini vurguladı.
Filistin’in modern tarihin en uzun süreli işgaline maruz kaldığını belirten Moussa, “Bazı devletlerin mahkemenin hukuki görüşünü belirtmesini istememesi şok edici. Bu, onların uluslararası adalete ve hukukun üstünlüğüne saygıları konusunda nasıl bir mesaj veriyor?” dedi. Mahkemenin BM Genel Kurulu’nun rolünü yerine getirmesinde ek ve temel bir unsur olarak hizmet verdiğini aktaran Moussa, “Bu barışçıl bir çözüme yönelik gerçek bir umudun var olmadığı göz önüne alındığında kritik bir önem taşıyor” ifadesini kullandı.
‘SÜRESİZ İŞGAL, FİLİSTİNLİLERİN SİYASİ STATÜLERİNİ BELİRLEME HAKKINI İHLAL EDİYOR’
İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarının demografik yapısını kalıcı olarak değiştirmeyi ve egemenliğini bu topraklar üzerinde genişletmeyi hedeflediğine ilişkin çok güçlü kanıtlar bulunduğunu söyleyen Moussa, “Buna, İsrail’in yasa dışı tahliye emirleri ve ayrım gözetmeyen güç kullanımı yoluyla Gazze’deki Filistinlileri toplu olarak zorla yerinden etmesi eşlik ediyor” diye konuştu. Uluslararası mahkemelerin 1967’deki işgalin meşru müdafaa amacıyla yapılmadığını, bunu saldırgan bir savaş olarak kabul ettiğini belirten Moussa, “Kendi geleceğini tayin etme hakkı uluslararası hukukun temel ilkesidir. Tüm devletlerin bu hakka saygı duyma ve bu hakkı koruma görevi vardır. Süresiz işgal, Filistinlilerin siyasi statülerini belirleme, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimlerini sürdürme haklarını ihlal ediyor” şeklinde konuştu.
“Filistin halkının uluslararası hukuk kapsamındaki meşru haklarından faydalanabilmesi için daha ne kadar beklemesi gerekiyor” diyen Moussa, “Tarih bizi bugünkü tepkimize göre yargılayacak” ifadesine yer verdi. Mahkemeye, İsrail’in tazminat ödemesi, işgale ve yerleşimler de dahil olmak üzere hukuka aykırı uygulamalarına derhal son vermesi gerektiğine yönelik karar alması için çağrıda bulunan Moussa, “Adalet ve hukukun üstünlüğü olmadan Orta Doğu’da refah, güvenlik, istikrar ve barış sağlanamaz” dedi.
‘HERKESİN GÖZLERİ ÖNÜNDE YAŞANANLAR SOYKIRIMI DOĞRULUYOR’
Küba adına sözlü beyanda bulunan diplomat Anayansi Rodriguez Camejo ise yaptığı açıklamada, uluslararası hukuku ihlal eden İsrail ve müttefiklerinin yaptıklarının hukuki sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti. “Herkesin gözleri önünde yaşanan durum, devam eden soykırımı doğruluyor” ifadesini kullanan Camejo, “Mahkemenin konu hakkında karar vermek için bütün bir ulusun tamamen yok edilmesini beklememesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.