Güney Danimarka Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, balenli balinaların gırtlaklarında yeni yapılar geliştirerek su altında nasıl ses ürettikleri gözlemlendi. Makalede ayrıca balinaların 100 metrelik frekans aralığının, insanlar tarafından deniz trafiği kapsamında üretilen frekans aralığıyla tamamen örtüştüğü, bu durumun balinaların ‘iletişim mesafesini’ kısıtladığı kaydedildi.
Güney Danimarka Üniversitesi’nde Prof. Coen Elemans tarafından yapılan araştırmada, balinaların su altında çıkardıkları sesleri nasıl ürettiği, bu seslerin ne amaçla üretildiği ve insanların ürettiği ‘gürültünün’, balinaları nasıl etkilediği tespit edildi.
Üniversite tarafından paylaşılan makalede, “Mavi, gri ve kambur balina gibi ikonik balenli balinalar, yaşadıkları uçsuz bucaksız deniz ortamında iletişim için sese bağımlıdır. Şimdi araştırmacılar ilk kez balenli balinaların çok çeşitli su altı şarkılarını söylemek için gırtlaklarında yeni yapılar geliştirdiklerini keşfettiler. Çalışma, balenli balinaların gırtlaklarında düşük frekanslı seslerini mümkün kılan yapılar geliştirdiklerini bildiriyor” denildi.
İNSANLARIN ‘GÜRÜLTÜSÜ’ İLETİŞİM MESAFESİNİ KISALTIYOR
Makalede ayrıca insanların ürettiği gürültünün de balinaları nasıl etkilediğine dikkat çekildi. Makalede, “Deneyleri ve modelleri bir araya getiren araştırmacılar, balenli balinaların fizyolojik olarak insan kaynaklı gürültüden kaçamadıklarına dair ilk kanıtı sunuyorlar, çünkü gürültü seslerini maskeliyor ve böylece iletişim menzillerini sınırlıyor” denildi. Araştırmayı yürüten Prof. Elemans, “Ne yazık ki, öngördüğümüz 100 metrelik frekans aralığı ve maksimum iletişim derinliği, gemi trafiğinin neden olduğu insan kaynaklı gürültünün baskın frekans aralığı ve derinliği ile tamamen örtüşmektedir” dedi.
GÜRÜLTÜ KONUSUNDA DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR
Balenli balinaların deniz ekosisteminde çok önemli bir yere sahip olduğu vurgulanan makalede, insanların ürettiği gürültü için düzenlemelere ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi. Elemans, geçmişe kıyasla günümüzde deniz trafiğinin daha da artış gösterdiğini belirterek, “Yetmişli yıllarla kıyaslandığında, okyanuslarımız artık nakliye hatları, sondaj faaliyetleri ve sismik silahlardan kaynaklanan insan kaynaklı gürültü ile daha da dolu. Bu balinalar iletişim için sese bağımlı olduklarından, bu tür gürültüler için katı düzenlemelere ihtiyacımız var. Şimdi, şaşırtıcı fizyolojilerine rağmen, insanların okyanuslarda çıkardığı gürültüden tam anlamıyla kaçamadıklarını görüyoruz” dedi.