Azat Ararat: “Kürtçe Müzik Benim Kalbimin Sesi”
Kendini anlatırken kelimeler sanki bir ezgiye dönüşüyor. Ağrı’nın soğuk rüzgârlarından çıkan sıcacık bir ses o… Azat Ararat, 33 yaşında bir yürek sanatçısı. Henüz çocukken evinde yankılanan dengbêj sesleriyle büyümüş. Annesinin mırıldandığı ağıtlar, babasının sevdiği ezgiler onun kaderini çizmiş adeta. “Müzikle çocuk yaşta tanıştım. Evde hep Kürtçe ezgiler dinlenirdi. O kültürle büyüdüm. Zamanla kimliğimle barışınca müziğimin dili de doğal olarak Kürtçe oldu.” diyor.
Ona göre Kürtçe şarkı söylemek bir tercih değil, bir kimlik meselesi. “Kürtçe şarkı söylemek benim için sadece bir dil değil, bir varoluş biçimi. Her notada biraz acı, biraz umut, biraz da geçmiş var.” diye anlatıyor içtenlikle. Müziğe adım attığında ailesi onun sahneye çıkmasından tedirgin olmuş ama bugün gururla destekliyorlar. “Artık beni sahnede gördüklerinde gözlerindeki gururu hissediyorum.” diyor gülümseyerek.
Bugüne kadar 10’a yakın albüm çıkaran ve hâlâ üretmeye devam eden sanatçı, yeni bir single hazırlığında. İlhamını halktan, doğadan, aşktan ve yaşanmışlıklardan aldığını anlatıyor. “Bazen bir ninenin söylediği ağıt, bazen bir çocuğun gözlerindeki masumiyet bana şarkı yazdırır. Müzik benim için yaşamın en saf hali.” sözleriyle duygularını dile getiriyor.

Kürtçe müziğe olan ilginin her geçen gün arttığını gözlemleyen Azat Ararat, bu durumun kendisini mutlu ettiğini söylüyor. “Gençler artık kendi dilinde müzik dinlemek istiyor. Dijital platformlarda Kürtçe müzik çok dinleniyor, bu da bizim sesimizin artık daha çok duyulduğunu gösteriyor.” diyor. Dengbêjlik geleneğine hayran olan sanatçı, bu köklü kültürü modern tınılarla harmanlayarak yaşatıyor. “Dengbêjlik bizim hafızamız, sözlü tarihimiz. Ben de o geleneği yaşatmak istiyorum.” diye anlatıyor tutkuyla.
Şarkılarında politik alt metinler de olduğunu kabul ediyor ama bunu bilerek yaptığını söylüyor: “Ben slogan atmak istemem. Gerçekleri, duyguları, acıları anlatmak isterim. Bazen müzik bir direniş biçimidir, bazen de bir dua.” Sahnesinde zaman zaman Türkçe şarkılara da yer verse de Kürtçe onun kalbinin sesi. “Türkçe söylüyorum ama Kürtçe benim ana dilim, kendimi en iyi o dille ifade ediyorum.” diyor.
Hedefini sorduğumuzda gözleri parlıyor: “Bir gün uluslararası bir festivalde Kürtçe bir şarkı söylemek istiyorum. Hem kendi hikâyemi anlatmak hem de başkalarının sesi olmak istiyorum.” diyor. Genç müzisyenlere ise içten bir tavsiye veriyor: “Kendinizi tanıyın, inandığınız yoldan dönmeyin. Özellikle anadilinizi koruyun, kimliğinizden utanmayın. Çünkü dil, kimliktir, kültürdür.”
Sözlerinin sonunda derin bir nefes alıyor ve gülümseyerek bitiriyor: “Müzik hepimizin ortak dili. Her şarkıda biraz siz varsınız. Her melodi, sizinle daha anlamlı.”